Kendin Ol, Kendini Yaşa…

Hayatta kendiniz hakkında her konuda net misiniz..? Netseniz ne kadar netsiniz..? Flu bir hayatta her şeyi ama her şeyi bulanık görürsünüz, bulanık düşünürsünüz ve bu bulanıklık içinde ömrünüzü tamamlarsınız… Sizin için hayatınızda SAĞLIK VE AİLE’den sonra en önemli şey ne..? Nasıl bir hayat yaşamak istiyorsunuz..? Net mi bulanık mı..? Net bir hayat yaşamaksa ne kadar net olmalı..? Mesela %20, %40, %60 …. ne kadar net..? Yoksa siz de başkalarının gerçeği yansıtmayan tavsiyeleri ve başkalarının boş fikirlerine göre hayatını yaşayanlardan mısınız..? Peki size ne oldu..? O en önemli kişiye ne oldu..? Kendi hayatınızın figüranı olmak istemezsiniz değil mi..? Yani çevrenizde bulunan bilgisi olmayan ancak fazlasıyla yanlış, kulaktan dolma fikirlerle hayatınız hakkında sizin yerinize kararlar veren ve sizin de bunları kendi kararlarınızmış gibi uyguladığınız bu fikir ve kararları size söyleyenleri KENDİ HAYATINIZIN BAŞ ROL OYUNCUSU yapmak istemezsiniz değil mi…? “Yok canııııım; olur mu öyle şey. Ben kendi kararlarımı kendim alırım ama bir karar alırken de çevreme danışırım.” dediniz ve maalesef kaybettiniz… Kendinize olan öz güveniniz var mı..? Varsa ne kadar..? Örneğin yakından tanıdığınız biri size yepyeni bir fikirle gelse ve bu fikri tüm detaylarıyla tamamen şeffaf bir şekilde sizinle paylaşsa ve sizin de hayatınızı olumlu yönde ciddi bir şekilde değiştirecek bir fikir olsa, bu fikri anlamak için bu fikri size getiren kişiyle mi bunu ele alırsınız yoksa bu fikir ile ilgili hiç bir bilgisi olmayan, sırf bir görüş beyan etmek ve kendini önemli biriymiş gibi göstermek için sizi her anlamda, her açıdan ve her konuda yanlış yönlendiren birileriyle mi ele alırsınız…? Size yepyeni bir teklifle gelen tanıdığınız kişi neden size bu teklifi getirmiştir sizce..? Laf olsun diye mi yoksa size gerçekten değer verdiği için mi..? Sizin kendinize öz güveniniz yoksa, her şeyi bulanık görüyorsanız, size sunulan yepyeni ve size de çok büyük olumlu yönde katkısı olacak olan bu büyük fikri kime danışırsınız..? Tabii ki size sunulan fikir hakkında hiç bir bilgisi olmayan ve kendinizi sabote ettiğiniz yetmiyormuş gibi bir de bu insanlara kendinizi sabote ettirdiğiniz sıradan insanlara… Hani nerede o muhteşem SİZ ve KENDİ HAYATINIZ..?


Hayatınızın İpleri Kimin Elinde ..?
İplerden kurtulmak, her açıdan, her anlamda ÖZGÜR olmak bir imkan meselesi değil, hayatımızla ilgili kesin bir ÖZGÜRLÜK SAVAŞI KARARI’dır… Şu anda dünyadaki insanların çok büyük bir kısmı maalesef bu durumda. Lütfen bu gerçeklik karşısında bana kızmayın dünyadaki % 5 zengin kesim kalan %95’i tabiri caizse tam anlamıyla her açıdan kullanıyor. Bizler bu çoğunluğun içinde olmak zorunda değiliz ve bireysel olarak zenginlik ve özgürlüğü hissederek yaşayabiliriz. Bunun için hayatınızın iplerinden kurtulma kararını kesin ve net olarak vermelisiniz. Daha sonra da birlik beraberlik içinde bireysel zenginlik ve özgürlük yolculuğunda ortak hareket etmeliyiz… Size sunulan ve daracık bir çerçeveye sıkıştırılmış bir hayatı değil, kendi istediğiniz ve tasarladığınız hayatı yaşamalısınız… Eğer gerçekten istiyorsanız..? Özgürlük de bir tercih meselesidir… Özgürleşmek için değişimi kabullenmeli ve kendimizi hazırlamalıyız…

Değişim Acı Verir Ve Biz Acı Çekmek İstemeyiz…
Bize sunulan sadece tek bir hayatımız var. Bu hayatı eğer biz yönetmeyi öğrenemezsek ve bunun sonucunda da yönetemezsek; bu kabiliyette olan birilerini bulur ve “Ben kendi hayatımı yönetip tasarlayamadım. Bu konuda bilgim yok, bilgi de edinmedim, bilgiyi beceriye, kabiliyete dönüştürmedim; al benim hayatımı sen kullan ve yönet.” deriz birilerine (mecazi olarak). Sonra mı..? Sonrası mutsuz bir hayat. Evet mutsuz ve acılarla dolu bir hayat… Bu tüm hayatınızı kaplar ve siz bir şey yapamazsınız… Birini bıraksanız aynı düşünce sistemindeyseniz bir diğeri başlar ve bu döngü hep DAHA İYİSİ adı altında devam edip gider… Bu acı ömür boyu yaşanır ve maalesef kendimizi değiştirmediğimiz sürece de bu bizim hayatımız olur… Ama bir arayış içindesiniz… Neden arayış içindesiniz..? Demek ki hayatınızda bir şeyleri DEĞİŞTİRMEK istiyorsunuz ve ACI dan korkuyorsunuz… Acabalarınız işte tam da burada devreye giriyor ve sizin konfor alanınızdan çıkmanıza engel oluyor. Acabalarınızı, korkularınızı bir kenara bırakın çünkü değişimin verdiği acı 40 yıllık bir çöküş planının verdiği acının sadece %10’u kadar. Yaklaşık 4 yıl… Şimdi size soruyorum: Nasıl bir emeklilik hayal ediyor ve bu hayal ettiğiniz emekliliği nasıl kabulleniyorsunuz..? 40 yıllık bir plan yerine 4 yıllık bir planla GERÇEK BİR EMEKLİLİK (ZENGİN VE ÖZGÜR) yaşamak istemez miydiniz… Şaka gibi geliyor değil mi..? Bu konudaki daha detaylı bilgiler için iletişim bölümünden bana ulaşabilirsiniz… Sadece bir defa yaşadığımız bu hayatta ömür boyu mu acı çekeceğiz, yoksa 4 yıl mı…? Bu da bir tercih meselesi… Şimdi soruyorum: SİZ HANGİSİNİ TERCİH EDİYORSUNUZ…?
