Bizzat Cesaretli Biriyim…

Çocukluğumuzda ne kadar zor şartlarımız olursa olsun hayallerimiz çok büyüktü. Cesaretimizin ve hayallerimizin sınırları yoktu. Büyümeye başladığımızda önce aileden başlamak üzere cesaretimizi yok edecek bir çok olumsuz davranışlara ve sözlere maruz kalıyoruz. Sonra okul hayatımızda akran zorbalığı, öğretmen ve eğitim sisteminin dayatmasıyla karşılaşıyoruz. Okul bitti, hayata atılacağız ve çevresel faktörler devreye giriyor. Sonra iş hayatı, evlilik, çoluk çocuk derken bir bakmışız kendimizi zorunluluklarla dolu bir girdabın içinde bulmuşuz. Çünkü dayatmalar her yerde. Böyle olunca çocukluğumuzdaki hayallerimiz de çekmecede bizleri bekliyor; onları gerçekleştirmemiz ve yaşamamız için. Hayallerinizi yaşınız ne olursa olsun, hangi işi yapıyorsanız yapın, hangi şartların içinde olursanız olun HER ŞEYE RAĞMEN çekmeceden çıkartıp hayallerinize bakıyor musunuz? Çünkü hayallerimiz çekmeceden çıkartıp onlara bakmak bile büyük bir cesaret ister.

Bir gün bir arkadaşımla sohbet ederken konu hayallerimize ve onları neden gerçekleştiremediğimize geldi. Ben kendisine “Benim çok büyük hayallerim var. Bir çok insanın hayatına dokunup, onların iyi ve güzel bir hayat yaşamalarına yardımcı olacağım edindiğim tüm bilgi ve becerimle.” dedim. O da bana biraz alaycı bir tavırla “Abi senin yaşın kaç olmuş hala hayallerim var diyorsun. Bir baksana haline.” demişti. Böyle bir ifade yaşarken ölenlerin ifadesidir ve ben de cevaben kendisine ” Ortalama 35’li yaşlardasın hiç hayalin oldu mu hayatında bir tane bile? Şu anda hayalini kurduğun her hangi bir şey var mı? O hayalini gerçekleştirmek istiyor musun? diye sordum. Bana şöyle dedi. “Abi ne hayali, görmüyor musun hayat şartlarını. Biz hayal mayal kurmadık. Hangi hayal? Ben de kendisine şöyle dedim.” Eğer yaşarken ölmeseydin hayallerin olurdu. Hayallerin olsaydı bana az önce söylediğini söylemezdin.” dedim. Ben böyle söyleyince mahcubiyet ve pişmanlık içinde ” Haklısın abi; biz hayatımızı daha iyi şartlarda yaşayacağımıza olan hayallerimizi ve inancımızı kaybetmişiz. Yeniden başlamak da zor geliyor, hayal kurmak, daha iyi ve güzel bir hayat yaşamak ve böyle bir hayat için mücadele etmek ve çalışmak.” deyince ben de kendisine şöyle sordum “Peki seni engelleyen ne?” Buna cevap vermedi.

Bir çoğumuz belki de bu durumdayız ya hiç bir şey yapmıyoruz ya da çok az şeyler yapıyoruz. Sonra içinde bulunduğumuz durumun farkında olamıyoruz. Şu anda bir çoğumuzun içinde bulunduğu durum şöyle: Hayatımız dahil her şeyden ve hemen hemen herkesten şikayet etmek, haklı haksız eleştirmek, şartları ve insanları suçlamak, kurban rolünde yaşamak ve hayatımızdaki olumsuzlukları olumluya dönüştürmek için hiç bir şey yapmamak. Çevrenizde sohbet esnasında şöyle diyenlere çoğu kez tanık olmuşsunuzdur: “Yapacak bir şey yok.” Böyle bir ifade hayatımızda değiştiremeyeceğimiz, kontrolümüzün dışında olan durumlar için söylenebilir. Bununla birlikte mevcut hayatımızda kontrol edebileceğimiz, yolunda gitmeyen durumları daha iyiye, daha güzele dönüştürebileceğimiz, olumsuz şartlarımızı değiştirip dönüştürebileceğimiz sonsuz olasılıklar ve çözümler var.

İşte tam da bu aşamada kritik bir nokta var ve bizler bu sonsuz olasılıklardan bir veya bir kaçını değerlendirmek gibi bir tercihin sahibi olmuyoruz. Aslında hayatımızda derinlemesine sorgulamamız gereken en önemli durumlardan biri de bu. Hayatımızdaki şikayetlerimizden ve olumsuzluklarımızdan kurtulmak ve insanların da kurtulması için hiç bir şey yapmadan şikayetlerle dolu hayatımıza anlamsız anlamlar yükleyerek devam ediyoruz. Çünkü bir süre sonra şikayet etmek, eleştirmek, suçlamak bir davranış haline geliyor ve bizler böyle bir hayattan zevk almaya başlıyoruz. Bir çoğumuz da bu durumda olduğunun hiç farkında değil. Sanıyor ki şu anki hayatlarının sorumluları başkaları. Evet doğru olabilir. Ama bu durumu değiştirebilirsiniz.

“Kalk silkelen, kendine gel. Umutsuzluğa sarılma. umutsuzluk şeytandan, ümit etmek Allah’tandır. (Şems-i Tebrizi)

“Ya ümitsizsiniz ya da ümit Sizsiniz. Ya çaresizsiniz ya da çare Sizsiniz.

(Behçet Necatigil)

Bahaneler bugünün kolay olmasını sağlar, yarının zor olmasına sebep olur. Disiplin ise bunun tam tersini yapar. (Anonim)

Şimdi bu kadar kelam ettik CESARET bunun neresinde? Öyle ya şimdiye kadar mevcut şartlarımızdan söz ettik. Cesaret aslında bu yazının tamamında. İşte ispatı…

Hayatınızdaki tüm şikayetleri bırakmaya, kendi hayatınızın şikayetlerinden kurtulmaya, çevrenizdeki insanların da sizinle birlikte daha iyi bir hayat yaşamalarına yardımcı olmaya, hayatınızdaki olumsuzlukları olumluya dönüştürmeye ve değiştirmeye….. CESARETİNİZ VAR MI?

BİZZAT CESARETLİ BİRİYİM… Diyebiliyor musunuz? İşte insanın kendisiyle olan en büyük savaşı budur…